3 Ekim 2012 Çarşamba

el-Cevap ve el-İnsaf

Ben bu Ulvi şarlatanına ve müridlerine son yazımı yazıp uğraşmayı bırakmama rağmen görüyorum ki, onlar beni bırakmıyorlar. :) Anladığım kadarıyla şarlatanlık yapmak adetleri olmuş. Şu an açmış olduğu  blog'taki şarlatanlığı ve yalancılığı yüzünden bir sürü küfür yiyor. Anladığım kadarıyla bu da kendisi için ünlü olmanın yollarından birisi..

Şimdi bu şarlatana istediği cevapları vermezsek, elbette olmaz. Bu hususta son bir kez davete icabet ediyorum. Ama bundan sonra şarlatanlığa devam ederse artık bunu akılsız ve cahilliğine vererek, üzerinde durmayacağım. Çünkü her iddialarına cevap verdik, bir sürü sahtekâr ve yalancılıklarını kanıtladık...Hatta kendileri dahi bunları kendi yazılarıyla kanıtladılar. Şu an benim yazılarımı okuyan, çoğu kişi bu kişiyle neden uğraştığıma anlam veremez, sebebi ise adamın şarlatan ve sahtekâr olduğu zaten ortada olmasıdır. Yani aslında bu kişi için yazı düzmeye ve kanıt sunmaya dahi gerek yok. Kur'ân-ı Kerîm'i, Hadis-i Şerîf'i ve Peygamberimizi ve Sünnetlerini bilen kişiler için bu kişiler ve bunun şakşakçıları dini ve şer'i bilgilerde cahillerdir. Ve ancak bir takım menfaatler için bu tür şeyler yapmaktadırlar, ya da bu cahillikleri yüzünden kandırılmaktadırlar. Bu durumunda farkında değillerdir. Site içerisinde bulunup, bu olay ve durumlarla ilgilenmeyenler için sözümüz meclisten dışarı diyorum. Sadece duâlara katılıp, bu şarlatanları yüceltip, şakşaklamayanlar için hiçbir sözümüz olamaz. 

Forumlarına baktığımız da bir sürü ehl-i sünnet'e dair yazılar görmekteyiz. Tabii ki, yazılar derken isim olarak içerik olarak değil. Sadece forum başlıkları Ehl-i Sünnet ama içine girdiğimizde Ehl-i Küfür ve Büyücülük, Falcılık görmekteyiz. Şimdi bunları ele alacağız. Ve bu zavallıya cevaplarını vereceğiz.

Şimdi ilk önce hakkımızda yazdığı yazıları inceleyerek cevaplarını verelim. 

Yazının yazıldığı blog adresi şudur; http://hakikihocalar.blogspot.com/2012/10/ismi-azam-denilen-mahlukat-kimdir.html

Buraya yazıyı alarak, üzerinde parantez içerisinde açıklamalar ve cevaplar vereceğiz.


İSMİ AZAM DENİLEN MAHLUKAT KİMDİR

İSMİ AZAM denilen Allah'a , Kurana, Peygamberimize, ( Allah diye gördükleri Ulvi, Kur'an diye gördükleri ulvinin yazdıkları, peygamber diye gördükleri de Ulvinin şakşakçılarıdır) yaşayan kişi ve şahıslara küfreden mahlukat büyük ihtimal bu Fhrrxx gibiler tarafından satın alınmış kişilik (Bu kişiyi tanımam ve tanımak isterdim. Kimseye küfür etmesi için para verecek ve satın almaya gerek duymam. :) Giderdim bir hesap alır, gelir küfür ederdim. Çok zor birşey değil.  Ama bu İsm-i Azam'ı öyle bir duruma soktunuz ki, sizin anladığınız dilden size cevap veriyor. Ama benim edebime aykırı. Küfürle ve benzeri cümlelerle konuşmayı sevmem. Ama siz seviyorsunuz, o da size sevginize göre muamele ediyor. Eğer ki, böyle küfürlerinde belirttiği islâm'ın kutsal değerleri olsaydı bu şekilde yazar mıydı? ;
ve şahsiyet bozukluğu olan, düzgün bir aiede yetişmediği için aile edep ve terbiyesini almamış, kendini intihar komandası zannederek herkese küfreden ve kendini öldüttürmeye çalışan beyinsizin biridir. (Siz iyi ve düzgün bir ailede yetiştirildiğinizi mi zannediyorsunuz ? Şahsiyetinizin düzgün olduğunu mu zannediyorsunuz; Hayır, öyle değilsiniz.  Çünkü öyle olsaydınız; ulvi'nin, nurkul, nurer, zalim hesaplarıyla küfürlerine alkış tutmaz. O herkese veled-i zina derken, siz maşâAllah hocam, İnşâAllah hocam, Allah razı olsun hocam demezdiniz. Adam ananıza sövse çıkıp, maşâAllah, İnşâAllah diyorsunuz, ne utanmaz ve arlanmaz insansınız. Hiç edebiniz ve haysiyetiniz yok. Allah'tan korkmaz ve utanmazsınız. İnsan olarak duyduğunu söylemek yalan olarak yeter. Siz hiç merak etmeyin. Edeb ve terbiyesini alan insanlar içerisinde değilsiniz. Bu yüzden siz edeb ve terbiye dersini ilk önce kendiniz alın. Sizde terbiye olmazsa, karşı taraftan size niye terbiyeli davranmasını bekliyorsunuz. )

Çünkü
1- Böyle olmasaydı zamanında ilim yuvasına gidip o kadar yardım istemezdi. Hala İSMİ AZAM denilen mahlukatın teşekkür yazıları ve yardım için yalvarışları vardır ilim yuvasında
(Kendinizi ifşâ etmeniz çok yerinde olmuş, demek sizden o kadar yardım istedi. Bir halt yapamadınız. Demek ki, birşey yapacağınıza dair karşılığında teşekkürler etmesini istediniz ardından bunları delil olarak gösteriyorsunuz. Zaten yeni birşey değil. Sizi terkeden diğer üyeleriniz de aynı şeyi söylemişti. Teşekkür ettiriyor diye..Sonra da bu teşekkürleri iknâ etmek ve beyin yıkamak için kullanıyor. :) )

2- Böyle olmasaydı giderdi ruhsala star 67 nin yanına sen ulvi hocaya meydan okuyormuşsun, beni sıkımtından kurtar derdi. Ama her ne hikmetse yapmıyor.
(Hikmeti şudur. Sizin ulvi hocanızın methini duymuş, yüceliğini duymuş.. Star67'iyi de tanımamış, görmemiş bilmiyor. Star67'inin de öyle bir iddiası olmadığını forum da herkes bilir. Bakıyorum da, bayağı maymuna dönmüşsünüz. Ne oldu ilminize ? :) )

3- Böyle olmasaydı ruhsalda yani Fhrrxx gibilerin sitelerinde medyum burağın reklamı var. 
(Benim gibilerin sitelerinin ne olduğu ortada malüm. O akılınızda ne takozu var, bilmiyorum. Ama dar kafalı olduğunuzdan herhalde birşey anlamıyorsunuz. Benim bir sitem yok. Bunu whois sorgulayarakda anlayabilirsiniz. Madem ki, sitem var. Whois sorgulamasıyla kanıtlayınız. Ama şerefsizlik ve sahtekarlık yaparak değil. www.ruhsalenerji.gen.tr sitesi zaten medyum burak'ın sitesi :) adam kendi reklamını koymuş..ulvi ve nurer hesapları da o sitedeydi demek ki, onlar da bu sözünüzün içinde ve dahilinde...Ben siteyi terkettiğim zaman, bir süre sonra medyum reklamları eklendi. :) Şimdi buraya kadar olan benim kendi savunmamdı. Zaten reklamın olması da umrumda değil. Benimle alakası yok. Sitem de yok. www.hakikatyolcusu.com adlı sitemi de devredip, ayrıldım. Bloglarla takılıyorum. :) 


Şimdi gelelim sizin şarlatanlığınıza, diyelim ki benim olmayan bir sitede medyum burak var. Bu sizin için bir nevi sahtekarlık ve şarlatanlık demekmiş. Peki sizin sitenizde olanlara bakalım ; 
Aşağıda ki Uyarı mesajını okuyalım ve yalancılığa bakalım.

Medyumluk, Cindarlık ve Cincilik yasakmış, yapılmazmış...Ve Sadece Kur'ân okunalarak Allah'a dua edilirmiş...Peki öylemiymiş bakalım..:)
 ;

Medyum İpek'e bakın hele...M.İpek ile saklamaya çalışmışlar. (Güya Mardinli İpekmiş) Zaten bu ulvi,nurer, nurkul vs. ve müridlerini www.gizlivadi.net adresinde aynı kişilerle bir arada görebilirsiniz. 


Şimdi sitenin içerisine girdiğimizde bir sürü şirk ve ehl-i sünnet'e uymayan içeriklerle karşılaşıyoruz. Gösterelim. 
Kur'ân'ı Sallandırma Formülü (Ehl-i Sünnetlermiş....)
Medyum  ve Cincilik Reklâmı
                                                  Hani Cincilik ve Cindarlık yasaktı 




Üstteki resimlere bakın, büyü ve büyücülük kaynıyor. Forumda bunun gibi onlarca uygulamalar var. Celp, Tılsım, Büyü, Davet vs. Ayrıca bu kişi Arapça bilmediğini dile getirmiş. 


Yazık ki, Arapça bilmeyenler cinlere bu formüllerle cinlere taptıklarının farkında bile değiller. Okunulan çoğu şeyin ve tılsımların cinleri harekete geçirmesinin sebebinin ne olduğunu bilmeyen yoktur. :)  Bu tür uygulamaların barındığı siteyi incelemek isterseniz; www.ilimyuvasi.com olsun, çünkü sitede her türlü pislik, şirk, medyumluk, cincilik, küfür, şarlatanlık bulabilirsiniz. Üye olmuş olduğum bir sitedeki bir başka üyenin paylaşmış olduğu Ayetül Kürsi formülünü tutup, kanıt olarak sunan zavallının gözleri bunları göremiyor mu? :) Göremez ancak görse görse, gider şimdi Medyum Burak'ın sitesi olan www.ruhsalenerji.gen.tr sitesine girer oradaki formülleri sanki benim sitemmiş gibi âleme yutturmaya çalışır. Gider Medyum Burak'ın sitesine girer, adamın kendi sitesinde kendi reklâmını güya benim olmayan forumuma reklâm koymuş yalanları atar. :)
Eeee kardeşim en azından adam oraya bir reklam logosu koymuş, siz forum açıp, medyumlara teşekkür yağdırıp, taptırıyorsunuz. :) Birde utanmadan salak salak mesajlar yazıyorsun. :)

Madem onlar sahtekar biz dürüstüz diyorsunuz, onlar bana fayda veremedi siz verin beni sıkıntımdan kurtarın derdi.
Ama ne yazıkki hiçbirini yapmıyor ve daha sayılacak nicelerini yapmıyor ama devamlı küfredip hakaret etmeye ve suçlamaya çalışıyor.
(Vah vah...Acıdım ya size..Tüh tüh..Hocanız ki, yedi düvele ve dünyaya meydan okuyor. Her hastalığa güya meydan okuyup, şifa veriyor. Dünyaya ayaklarınızı denk alın ülen...Yeminimi bozdum ağalar..Ta ça ta ça...diye Dünyayı Kurtaran Adammış gibi foruma başlıklar atarak sloganlar atıyordu..Şimdi bir gençle mi baş edemiyor. :) Sağol kardeşim, çok yardımcı oldun. Zaten bir halttan anlamadığı bizce de malümdü..Ruhsalenerji ve Star67 ekibine güvendiğin için teşekkürler. Kim derdi ki, Ulvinin yalakası, ulviyi değilde...düşmanını tavsiye edecek...Demek ki, oluyormuş :) )

E ne olucak Türkiyede oyuncu çok, yeterki para olsun şerefini satanda çok.
(Haklısın. Türkiye de senin gibi oyuncu çok, şerefini de şerefsizlik karşılığında alanda çok. Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.)

Saygıdeğer İSMİ AZAM sizi ruhsaldaki star 67 den yardım istemeye davet ediyoruz. Hani o kadar ilim sahibi oldukarını iddia ediyorlardı ya. hani cinci arkadaşları cinlerini kendilerine hissettirmişlerdi ya. Bakalım ne yapabilecekler görelim. 
Eğer onlar tarafından satın alınmış bir şerefsiz değilseniz lütfen önden buyrun. Samimiyetinizi görelim ruhsaldan yardım isteyin :)
İstiyemeyeceksiniz ve karı gibi kıvıracaksınız bunuda biliyorum ama içinizde belki az biraz şeref kalmış olma umudunu taşıyor ve kabul edeceğinizi umuyorum :)

(Hehehehe işte buna gülünür. Demek ki, ruhsalenerji sitesine gönderecek kadar çaresiz duruma düştünüz. Hani ulvi hocan oğluna şifa falan filan vermişti. Yalanınız ortaya işte böyle dökülüyor. Korkunuzdan adamı ruhsalenerji sitesine gönderiyorsunuz. Daha önce de demiştim, cindar arkadaşımla irtibatımı kestim diye...Ulan ne kafa var be sende.. ) 




by burak kardeşimiz, bir iki cümlemizi aklınca kanıt niteliğinde göstermiş. Biraz akıl vereyim, sana kardeşim. Ulviler dediğimde sana karşı çıkanlar içerisinde nurer, nurkul, zalim, türk boyu gibi kişiler oldu mu? Tabii ki olmadı. :) Eeee bu neyin kanıtı ? Sende mi şizofrensin..:))))) O yüzden senin bu iddianın hiçbir mânası yok. Ulviler'den kastımı yazımı okuyanlar anlar. O ve onun şakşakçılarını kastettiğimi :) Ve daha önce Ip noları yalanlamaya çalışırken, resimler düzerken...Galiba iknâ oldun. Aynı bilgisayar kullanıldığına ve eklediklerimizin sahte ve yalan olmadığını...:)  Haaa bu arada yönetime girmek isteyişin, içimde bir coşku oluşturdu. Eğer girmene müsade ederlerse, bir ulvi'nin ip nosunuda kontrol et haaa...Haklı olduğumuzu görünce de..Üzülme...İnsanlar bazen aldanır. Sana hiçbir öfkem yok, çünkü aldandın ve aldatıldın. Diğerleri de öyle...Demekki deccal çıkıp, birini öldürüp, diriltse hiç çekinmeden bu tanrı diyeceksiniz...Buna üzülüyordum. Ama artık beni bağlamaz. Herkes kendi ateşini kendi götürür.

İlimyuvasi sitesine gelince; Ehl-i sünnet düşmanları diye yazmanıza çok üzüldük doğrusu...demiyeceğim çünkü sözleriniz doğru olsaydı üzülürdüm. Kendinize ehl-i sünnet adı takıp, size düşman olanları kafir ve ehl-i sünnet düşmanı olarak nitelemez. Ve Ehl-i Sünnet'e dair ve  Peygamberimiz s.a.v'in sünnetini icrâ edenlere karşı düşmanlık güttüğümüzü söylemezdiniz. Çünkü sayfamız da sünnet'e dair, peygamberimize dair küfürler bulunmamaktadır. Ve bu tür ortamlara da müsade vermemekteyiz. Ama size gelince...Yüzünüze tükürsek, ulvi hocanın duası kabul oldu, yağmur yağıyor dersiniz. :) 

Peygamberimize küfür etmek istiyormuşum da, içimden ediyormuşum. :) Evet, sizin peygamber ve ilah diye gördüğünüz ulvi, nurer vs. var ya işte ona etmek isterdim. Ama terbiyem müsade vermiyor. İçimden bile edemiyorum. Allah'ından bulur, elbet diyorum, kaldı ki, kendisine edilen küfürlerin hepsini koyup, peygamber ve Allah'a küfrediyorlar demen hakikaten komik olmuş..Tamam Ulviyi peygamber ve ilah gibi gördüğünüzü biliyordum, ama bu kadar açık açık ifşa edeceğinizi bilmiyordum. Allah ıslah etsin. 


Bikovali'ya cevaptır; Biz Adana'da değiliz. Ben Mersin'de yaşıyorum. Sizin okuduğunuz mesaj bize bir başkası tarafından özel mesaj ile iletildi. Bunu sayfamız da dile getirdik. Kendi kafanızdan uydurup Adana'ymış gibi şeyler yazmışsınız. 


 Bak kardeşim sen kendin demişsin ki, fal bakanların hepsi beni iyi tanır diye...Demek ki, yukarıdaki 1+1= 2 nasıl 2 ise sizde onlar gibisiniz öyle mi? Herkesi kendin gibi sanma sevgili kardeşim. Eğer öyle sanıyorsan...Sana diyeceğim biz senin gibi değiliz.Bizim dinle alakâmız vardır. Eğer sizin de varsa, siz  dininizin islâm olduğunu ortaya koyunda Peygamberimiz (s.a.v) yasakladığı şeylerle meşgul olanları ve sizi şirke sokan o kişinin sitesinden ayrılın.  Bu size sadece bir din kardeşi nasihatidir. Hakkımda attığınız her yalanlarınızın ve iftiralarınızın bedeli muhakkak görülecektir.  Hiçbirşey bedelsiz kalmaz. Her günahın bir ateşi var.  
Sayfamı bilinçle ve samimice okuyup, bana hak veren müslüman din kardeşlerime selâm eder. Allah'ın bizi hidâyetinden ayırmamasını dilerim.


2 Ekim 2012 Salı

Üfürükçü Şarlatanlara Dikkat!

ÜFÜRÜKÇÜ ŞARLATANLARA DİKKAT!
 109. Sayı
 Ocak 2010
Cahil cinci, sahte hocalar


Psikiyatri hekimine muayene için getirilen hastaların çoğunun, önce büyücü, medyum veya hocalara götürüldüğü dikkatimi hep çekmiştir. Yapılan araştırmalara göre; insanların bir psikiyatri uzmanına gitmek yerine, önce medyum ve hoca diye bilinen kimselere gitmelerinin oranı %50-70 arasında oranları arasında değişmektedir. Ancak bunun daha yüksek olduğu düşünülebilir, çünkü birçok hasta yakını bunu gizlemektedir.

Sadece psikiyatri hekimine gelenler değil, tedaviden sonra umulan düzelmeyi sağlayamayan hastalar da yine çare olarak tıp dışı yerlere götürülmektedir. Tabii ki bunda biz doktorların da hata payı büyüktür.

Belki bir ölçü değil ama geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkarılan A. K. olayı, birçok gerçeği gözler önüne serdi. Bu kişi, ilmi olmayan cahil ve sahtekâr bir tipti. Fatih gibi hakiki âlim ve şeyhlerin olduğu bir semtte, kendini şeyh olarak ilân etti ve hastalara tedavi amacıyla bakmaya başladı. Maalesef toplumda cahilliğin ne boyutta olduğunu gördük. Her tahsil seviyesindeki pek çok şahıs, bu sahte kişinin dergâhının (!) kapısını aşındırıyordu. Bunlardan biri, oğlunun rahatsızlığı için kendisiyle bir kilo altın için pazarlık ettiklerini bile açıklamıştı.

İşte; nesilleri, inançlarından habersiz ve dinen cahil bırakmanın sonucu bu maalesef! Önüne gelen, doktor olmadığı halde, hasta bakıyor. İnsanlar da akın akın bu şarlatanlardan medet umuyor; “Denize düşen, yılana sarılır” diyerek.

Gelen hastalarıma, daha önce hangi hocalara gittiklerini sorarım. Gidenlerin hepsine bu hocalar iki teşhiste bulunmuşlardır: “Ya büyü yapıldığını” yâda “cinlerin tuvalet ihtiyacını giderirken çarptıklarını” söylemişlerdir. Tabiî, bunu bozmak için uzun seanslar ve hatırı sayılır miktarda para gerektiğini de eklemişlerdir.

Bazı hastalarım, bu yolla bir servet kaybettiklerini itiraf etmiştirler. Bunlardan biri, “Evimi sattım, cincilere yedirdim. Yine bir sonu yok!” diye hastasını getirmişti.
Bir başkası ise; “Nerede hoca var dediler, oraya gittik. En son Elbistan’da nefesi kuvvetli birinin olduğunu söylediler, hastamı oraya da götürdüm!” demişti.

Hastanın hekimden önce, böyle dolaştırılması tedavinin gecikmesine, şifa için çok değerli olan zamanın kaybedilmesine, belki de tedavinin zorlaşmasına, hatta imkânsız hale gelmesine yol açabilmektedir.

Aslında bu kişilere hoca demek de doğru değildir. Çünkü hoca, öğrenen ve öğreten kişidir. Dinin hudutlarından dışarı çıkmaz, çıkamaz.

Ama bu hastaların götürüldüğü kişilerin çoğu her türlü aldatmaya, yalana açık kişilerdir. Tabiî, Allah’ın ayetlerini okuyarak şifa için dua eden zatları, bu şarlatanlardan ayırmak gerekir. Zaten bu kişiler para talep etmez, Allah rızası için duada bulunurlar. Ayrıca doktor tedavisini de fiilî bir dua sayarak, hastaya tavsiye ederler.

‘Sana büyü yapılmış!’

Altındaki lüks arabası ile havalı havalı dolaşan “medyum lâkaplı” birine gidip de talep edilen yüksek ücret karşısında muayene için bana getirilen bir hastamın yakını olayı şöyle anlatmıştı: “Hastamıza büyü yapıldığını iddia etti. Bu büyüyü çözebilmek için külliyetli para istedi. Kendisinden iyileşmesi yönünde garanti istediğimde veremeyeceğini söyledi.”

Hastayı muayene ettiğimde sıkıntılı, yemeyen, uyumayan, kendini hakir ve aciz gören, iyileşmeyeceğini düşünen, karamsar, istikbale korku ve endişe ile bakan depresyonlu bir hasta olduğunu gördüm. İlaç ve elektroşok tedavisi ile kısa sürede düzeldi. Üstelik medyumun talep ettiği paranın çok az bir kısmı ile...



Büyü yaptığını veya bozduğunu iddia eden, hastaları tedavi ettiğini söyleyen, (hâşâ) geleceği bildiğini ileri süren bu kişiler, yalancı ve sahtekârdırlar. Bazılarının kendileri, ruh hastasıdır. Hepsi de hastalardan aldıkları paraya muhtaç olan aciz kişilerdir. Bu paralar olmazsa geçimlerini başka bir yolla da temin edemezler.

Bu kişilerden piyasada tanınanlarının yerlerine, geçenlerde polis, kıyafet değiştirerek baskınlar yaptı. Televizyonlarda gizli çekimleri gösterilen bu baskınlarda, hasta numarası yapan polise, medyum şunları söylüyordu: “Sana büyü yapılmış. Bol sıfırlı para verirsen çözerim!”

Polis, bu kişileri gözaltına almıştı. Yani geleceği bildiklerini, pek çok cinin emirleri altında olduğunu iddia eden bu yalancılar, gelen polisleri “tezgâha düşen kurbanlar" zannetmişlerdi.

Öğretim üyesi olan bir arkadaşım, hasta okuyan kişileri araştırmak için dolaşırdı. Kafadan attığı bir takım sıkıntılarının olduğunu söylemesi üzerine kimisi; “Sana büyü yapmışlar!”, kimisi de “Cinlerin üzerine işemişsin!” demişlerdi. Olmayan sıkıntılardan kurtulması için çeşitli miktarlarda paralar istemişlerdi.





Cin ve büyünün hakikati

Cin ve büyü ile ilgili pek çok kaynağı inceledim. Bu bilgilere tecrübelerimi de katarak özetle şunları söyleyebilirim:

● Cinler, aynen insanlar gibi Müslüman veya kâfir olabilirler. İyi huylu Müslüman cinler, daha çok büyücülükle uğraşanların ilgisini çekmektedir. Medyumlar, “Hüddam, hadim” (hizmetçiler) adı altında, Cinci Hoca’ya bağlanan bu cinler sayesinde hastalıkları iyileştirdiklerini, kötülükleri defettiklerini ve birtakım tabiatüstü olaylar meydana getirdiklerini iddia etmektedirler.

Bu gibi insanlar, halk arasında o kadar yerleşik ve köklüdür ki günümüzde bazı “cin fikirli şaklabanlar; emrim altında veya nikâhlı olduğum cinlerim var!” diye ortaya bir yem atmakta, ardından binlerce insanı dolandırarak kısa yoldan zengin olmaktadırlar.

● Cinler, yalana çok başvuran yaratıklardır. Ancak gaybı ve istikbali bilmeleri mümkün değildir. Çalınan bir şeyin yerlerini söylemeleri, hırsızlığın failini haber vermeleri, kimin kime düşmanlık beslediğini doğru olarak bildirmeleri mümkün değildir, verdikleri bilgiler de (çoğu defa) doğru olmayan, asılsız çıkan haberlerdir. İnsan bunlara inanarak, suçsuz birtakım kişileri suçlu zannedebilir. Dostu olan kimseyi düşman belleyebilir. Dostluklar, arkadaşlıklar sona erebilir, masum kişiler zarar görebilir. Kavga, cinayet vs. kötü olaylar meydana gelebilir. (1)

Gerçek hikâyeler

30–35 yaşlarındaki bir hanım hastam sıkıntı, gerginlik, baş ağrısı gibi şikâyetlerle gittiği büyücünün; “sana büyü yapılmış, rahatsızlığın bu yüzden!” demesi üzerine büyüyü kimin yaptırdığını sormuştu. Büyücünün hastaya tarif ettiği kişi, eltisine uymaktaydı. Hâlbuki eltisi ile kardeşten ileri görüşen, birbirlerini seven kişilerdi. Üstelik kocaları (yani iki kardeş) işte ortaktı ve altlı üstlü oturuyorlardı. Hastam, bunun üzerine eltisine düşman olmuş, bu da giderek iki kardeşin arasının açılmasına ve iyi işleyen ortak işyerlerinin sarsıntıya uğramasına yol açmıştı.

30 yaşlarındaki Ali, 25 yaşlarında bir hanımla, 5 yıl önce evlenmişti. Evlendiklerinden beri düzenli ve sürekli çalışmıyor, kazandığı parayı da kumara kaptırıyordu. Eve sık sık içkili gelmesi, eşini dövmesi işin cabasıydı. Doktora gelmek için zar zor ikna olabilmişti. Karı, kocayı epey dinledim. Tavsiyelerde bulundum. Tam kalkarlarken Ali, son bir şey ekleyeceğini söyleyerek; “Acaba, bana büyü yapılmış olabilir mi?” diye sordu. Tabii, kabahati kendisinde aramak yerine büyüye havale etmek, kolayına geliyor olmalıydı. Böylelikle anormal davranışlarına bir şey denmeyecek, üstelik aksine “elinde değil, kötü insanların yaptığı büyüden böyle oluyor” denilerek korunacaktı.

Bir başkası, kulağında uğultu ve başında gerginlik hissi olan 50 yaşlarındaki erkek hastama; “senin cinlerden karın var!” demiş. Neticede, olan sıkıntılarına yenileri eklenmişti. Artık etrafa şüpheli gözlerle bakıyor, kafasının içinde cinlerin dolaştığını düşünüyordu. Hatta geceleri yalnız kalamaz olmuştu. Aklıselim bir kimse olanı eşi, bir başka gidişlerinde “Bir de benim için bakar mısın?” dediğinde cinci hoca, “Senin de cinlerden bir kocan var!” demişti. Neyse ki hanımı bu üfürükçünün dediğine gülüp geçmişti.

Hurafe dolu kitaplar

Ülkemizde, okuyucuların bilgilenmek için başvurduğu cinlerle ilgili İmam-ı Şiblî hazretlerine atfedilen “Cinlerin Esrarı” adlı bir kitap vardır. Maalesef bu kitap hem sistematik değildir hem de içinde sonradan eklendiğini düşündüğümüz bir yığın uydurma nakil mevcuttur.

Yine piyasada büyü ile ilgili olarak, bilgisiz kişilerce fayda-zarar gözetilmeden, para hırsı ile yazılmış birçok kitap vardır. Mesela bunlardan birisi 7 ciltlik “Gizli İlimler Hazinesi”dir. Baştan sona saçma sapan hurafelerle doldurulmuş olup aralara Kur’ân’dan ayetler serpiştirilerek, İslam’a uygunmuş gibi bir hava verilmeye çalışılmıştır.
Şimdi ölmüş olan müellifi ile görüşenler, Arapçasının yeterli olmadığını, bu konudaki bilgisinin yarım yamalak sayılacağını belirtmişler ve eserine ancak “zavallılıklar hazinesi” denilebileceğini açıklamışlardır”. (2)

● İslam sihirle uğraşmayı, büyü yapmayı şirk ve küfür derecesinde bir fiil saymış, bu konuda çok net bir tutum sergilemiştir. Bu açıdan, sihir ve büyü kitaplarında yer alan ve az çok ilmî bir kaynağı olduğu ileri sürülen, insanlara ve eşyaya tesir ettiği iddia olunan bu sihirlerin; hurafe mi yoksa gerçek mi olduğunu deneyerek, tecrübe ederek ortaya koymaya da cesaret edilememiş, günümüze kadar bu konuda kesin ilmî sonuçlara varılamamıştır.

● Cinlerin bir kimseyi istila etmesi, onun irade ve davranışlarını o kişinin yerine düzenlemesi, beraber yiyip içmesi, hanımıyla onunla beraber cinsel ilişkide bulunması, ulema arasında tartışmalı konulardandır. Bu hususta geniş incelemesi olan Doç. Dr. Ali Osman Ateş’e göre bu durum mümkün değildir.


Medyum kim ki!

Medyumluk; bir çeşit falcılık, cincilik ve ruhçuluktur. (3) Şeytanî cinlerin sözcülüğünü üstlenen bu kişiler, ruh çağırma seanslarında, gelecek hakkında ahkâm kesmeye varıncaya kadar, her türlü işe başvururlar. Oysa “Gayb’ın anahtarı Allah’ın yanındadır, onları ancak O bilir”, “De ki: Göklerde ve yerde Allah’tan başka kimse gaybı bilmez!” mealindeki Kur’an ayetleri bize birer ölçüdür.

Hadislerde de bu konuda bize ikazlar vardır. Hz. Âişe radıyallahu anha validemizin rivayetine göre, bazı sahabeler, Resulullah sallallahu aleyhi veselleme gelerek, kahinler hakkında fikrini sorarlar. Resulullah da;

— Kâhinler bir şey değildir! Buyururlar. İçlerinden bir kısmının tekrar;
— Yâ Resulellah! Onlar bazen bir şey söylüyorlar da doğru çıkıyor!” demeleri üzerine, Peygamber Efendimiz şöyle buyururlar:
— Bu söz cinlerindir. Cin bilgiyi kapar da dostunun kulağına tavuğun gıdaklaması gibi gıdaklar. Bu şekilde ona yüz yalandan daha fazlasını karıştırır. (Müslim, Selam 123)

Günümüzde “medyum” diye vasıflandırılan insanlar ile cahiliye dönemindeki “kâhin” ve “arraflar” arasında hiçbir fark yoktur. (4)

Resuli Ekrem sallallahu aleyhi vesellem; “Her kim arrafa veya bir kâhine gider de onun söylediklerini tasdik ederse bana indirilene küfretmiş (inanmamış) olur!” diye buyurmaktadır. Kâhin ve arraf “Kendisinin cinlerden bir dostu olduğunu ve ileride olacak hadiseleri onun vasıtasıyla bildiğini” iddia eden kimsedir. Onlara müracaat etmek caiz değildir.

Dipnotlar 1-“Cinler-Büyü”, Doç. Dr. Ali Osman Ateş, Beyan Yayınları. 2-“Cinler ve Cincilik”, Halûk Akçam, Fenamen eki. 3-“Gaybı Kimse Bilemez”, Mehmed Paksu ile röportaj, Akit Gazetesi 4-“Medyumların ve Cinlerin Macerası”, Hüsnü Aktaş, Akit Gazetesi.
PROF. DR. SEFA SAYGILI

 Geri Dön

1 Ekim 2012 Pazartesi

İskender Evrenosoğlu, Adnan Oktar, Ulvi Şarlatanı vb. Kişilerin Yöntemleri

Sevgili Ziyaretçilerim. Bu videolar hazır alınmıştır. Yanlış hatırlamıyorsam bu İskender Evrenosoğlu'nun bir müridi 20 yılını onun yolu için harcadıktan sonra bu konuda gözlerinin açılmasıyla sahtekar ve şarlatanlığını farketmiştir. Bu videonun orjinalinde ek olarak bazı bilgiler daha var. Onun üzerinde çalışmam bittiğinde sizlere sunacağım.



BİRİNCİ BÖLÜM
İKİNCİ BÖLÜM



Deccâl'ın Fitnesinden Korunmak İçin

Bismillahirrahmanirrahiym. 
Allahümme inniy eûzü bike min azabi cehenneme 
ve min azabi'l-kabri
ve eûzü bike min fitneti'l-mesihi'd-deccâli 
ve eûzü bike fitneti'l-mahya ve'l-memat. 

Manâsı :

Allah'ım! Ben cehennem azabından sana sığınırım. 
Kabir azabından da sana sığınırım. 
Deccal fitnesinden de sana sığınırım. 
Hayat ve ölüm fitnesinden de sana sığınırım.

Dervişlik Dedikleri


Dervişlik dedikleri hırka ile tac degil
Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil
 Durmuş marifet söyler, erene Yunus Emrem
 Yol eriyle yoldadır, yolsuza yoldaş değil
Yûnus Emre

Sufiyim Halk İçinde


SUFİYİM HALK iÇiNDE
Sufiyim halk içinde, tesbih elimden gitmez
Dilim marifet söyler gönlüm hiç kabul etmez
Söylerim marifeti, saluslanırım katı
Miskinliğe dönmeye gönlümden kibir gitmez
Görenler elim öper, tac u hırkaya bakar
Söyle sanırlar beni, zerrece günah etmez
Dışımda ibadetim sohbetim hoş taatım
İç pazara gelince bin yıllık ayyar etmez
Dışım derviş içim boş, dilim tatlı sözüm hoş
Amma ettiğim işi dinin değişen etmez
Yunus eksikliğini Allah'ına arz eyle
Onun keremi çoktur sen ettiğin o etmez
Yûnus Emre

Saluslanmak : Hilekarlık, düzenbazlık.

Gönül Calabın Tahtı


GÖNÜL CALABIN TAHTI

Miskinlikte buldular, kimde erlik var ise
Merdivenden ittiler, yüksekten bakar ise
Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar
Dış yüzüne o sızar içinde ne var ise
Ak sakallı pir hoca, bilemez hali nice
Emek vermesin hacca, bir gönül yıkar ise
Sağır işitmez sözü, gece sanar gündüzü
Kördür münkirin gözü, alem münevver ise
Gönül Calabın tahtı, CALAP gönüle baktı
İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise
Sen sana ne sanırsan ayrugada onu san
Dört kitabın manası budur eğer var ise
Bildik gelenler geçmiş, konanlar geri göçmüş
Aşk şarabından içmiş, kim mana duyar ise
Yunus yoldan azuban, yüksek yerde durmasın
Sinle sırat görmeye, sevdiği didar ise
Yûnus Emre


Dem-be-dem : Zaman zaman
Münevver : Bilgili, aydın
Calap : ALLAH
Pir koca : İhtiyar
Bedbaht : Talihsiz
Sin : Mezar
Sırat : Cennet yolu
Didar : Allaha kavusma, hakkın yüzü


Bu Zamanda Müslümanlar

BU ZAMANDA MÜSLÜMANLAR 
Müslümanlar zamane yatlı oldu
 Helal yenmez, haram kıymetli oldu
Fakirler miskinlikten çekti elin
 Gönüller yıkıben heybetli oldu

Peygamber yerine geçen hocalar 
Bu halkın başına zahmetli oldu 
Yunus gel aşık isen tevbe eyle 
Nasuh'a tevbe ucu kutlu oldu
Yûnus Emre